DEVLET MALZEME OFİSİ GREVİ, 31 TEMMUZ 1987, İSTANBUL
1987’den başlayarak 60 gün süren toplu sözleşme görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması ve Kamu-İş’in hiçbir arabuluculuk toplantısına katılmayarak anlaşılmaz bir tutum sergilemesi üzerine DMO işçisi 6 Temmuz’da grev ilanını astı, 31 Temmuz 1987’de greve çıkıldı. Ortalama 8 yıl kıdemi olan 120 işçinin asgari ücret seviyesinde diğerlerinin de asgari ücretin biraz üzerinde ücret aldığı DMO’da yapılan bu grev 12 Eylül sonrasında yapılan en uzun soluklu grevdi. 112 gün sürdü. Bu süre zarfında Sendikalar arası dayanışma güçlendi. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü başta olmak üzere bir çok siyasi işçileri ziyaret etti. Edip Akbayram dahil bazı sanatçılar işçileri ziyaret ederek destek verdiler.
164 işçinin katıldığı DMO grevi ayrıca, sendikanın en fazla ses getiren, ilk büyük grevidir. Turgut Özal hükümetleri döneminde işçi ücretlerinin reel olarak tahammül edilemez bir sınıra gerilemesi (1980-1987 arası dönemde yaklaşık yüzde 40 geriledi), işçi üzerindeki baskının artmasının kaçınılmaz bir ürünüydü. Grev süresince Sendikalar arası dayanışma güçlendi. Basın-İş "29’u eve biri greve” sloganıyla işçiler arasında 1 günlük yevmiyelerin grevdeki işçilere gönderilmesi için kampanya başlattı. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü başta olmak üzere bir çok siyasi işçileri ziyaret etti. Sendikalar ve diğer işçiler DMO işçisini hiç yalnız bırakmadı. Aynı dönemde grevde bulunan Deri-İş, Tezkoop-İş ve TÜMTİS üyesi işçilerin ve diğer sendikacı ve işçilerin katıldığı büyük bir miting düzenlendi. Edip Akbayram dahil bazı sanatçılar işçileri ziyaret ederek destek verdiler.
DMO Grevi, işçilerin 12 Eylül’le birlikte üzerlerine örtülen ölü toprağının kalkmasına büyük katkısı oldu. Dayanışma ruhunu ateşledi.Grevler dalga dalga yayıldı. Özal hükümetlerinin işçiyi ezen sömürü düzenine son veren sürecin tetikleyicilerinden oldu. Sonuçta DMO işçisi Direne, Direne taleplerini işverene kabul ettirdi. Grev 19 Kasım 1987 günü atılan imzalarla sona erdi.
DARPHANE VE DAMGA MATBAASI GREVİ, 23 HAZİRAN 1988, İSTANBUL
Toplusözleşme uyuşmazlığı nedeniyle toplam 330 işçinin çalıştığı Darphane ve Damga Matbaası’nda 23 Haziran 1988’de başlatılan grev. Grev kararı 11 madde dışındaki maddelerde çıkan uyuşmazlığın giderilmemesi üzerine, 7 Haziran’ da alındı. Sendika, ücretlerde ortalama yüzde 40 ile 28 arasında değişen bir ücret artışı önermişti.
31 Temmuz’ da İspanya’nın Bask Bölgesi’nden gelen ve aynı işkolunda çalışan 20 işçi Sultanahmet’teki grev yerini ziyaret ederek bir uluslararası dayanışma örneği gösterdi. Bask’ lı işçiler, grevcilere başarı dileyerek "ülkelerine dönünce desteklerinin boyutlarının daha da artacağını” söylediler.
Grevin 71’inci günü olan 1 Eylül’ de Merkez Bankası, Meksika Hükümeti’ yle ilişkiye geçerek, bu ülkede madeni para basılması için bir protokol imzaladı. Bu gelişme üzerine bir açıklama yapan Basın-iş Sendikası başkanı Ali Ekber Güvenç, devletin grev kırıcılığı yaptığını öne sürerek, "işçisine bir kat fazla ücret veremeyen bir kuruluşun 5 katı maliyetle yabancı bir ülkede para bastırması hem ayıptır, hem de suçtur” dedi. Yurtdışında para bastıran hükümetin tavrını kınayan Basın-iş konuyla ilgili olarak uluslararası işçi örgütlerine de başvurdu. Sendikanın, Uluslararası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ICFTU)’ya yaptığı başvuru üzerine bu kuruluş Meksika’daki işçi örgütlerini uyardı ve grev kırıcılığına engel olunmasını istedi.
Açılan bir kampanyayla grevi destekleyen herkes jeton ve bozuk para biriktirmeye çağrıldı; böylece grev sırasında yaşanan jeton ve bozuk para sıkıntısının, grevin işveren üzerindeki baskısını artırmak ve sonuca en kısa zamanda ulaşmak için derinleştirilmesi amaçlanıyordu. Grevci işçilere maddi katkı sağlamak amacıyla "Grevci İşçilerle Dayanışma Gecesi” düzenlendi.
Grevin, 3,5 ayını doldurduğu günlerde, Kamu-iş, bir görüşme çağrısı yaptı. Yeniden başlayan görüşmelerde işveren tarafı birinci 6 ay için yüzde 30 artı 25 bin, ikinci altı ay için yüzde 30 artı 15 bin lira zam önerdi. Bunun üzerine Basın-iş Sendikası, söz konusu öneri için grevcilerin görüşlerini almak üzere bir referandum yaptı. Kapalı oylamayla yapılan referandum sonucu, 265 işçiden 149’u yeni öneriye "evet” derken, 114’ü "hayır” oyu kullandı; 3 işçi de çekimser kaldı. Oylama sonrası bir açıklama yapan sendika genel başkanı Ali Ekber Güvenç, " Referandumda yeni teklife işçilerin evet demesi üzerine grevi kaldıracağız” dedi. Grev, işverenin önerisiyle, ücretlere günlük brüt ortalama yüzde 117 zam ve sosyal yardımlar toplamının 50 bin liraya çıkarılması üzerine 18 Ekim 1988'de sona erdi.
TİFDRUK MATBAACILIK SANAYİİ GREVİ, 5 HAZİRAN 1991, İSTANBUL
Toplu sözleşme görüşmelerinde ücret maddelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine Tifdruk işçisi 5 Haziran 1991 tarihinde greve çıktı. Sendika’ nın ortalama 920 bin lira olan işçi ücretlerine yüzde 250 zam yapılması önerisine karşı işveren, yüzde 130’dan daha fazla zam veremeyeceğini açıkladı. Tarafların uyuşmazlığa düşerek 1 Ocak 1991 tarihinden itibaren görüşmeleri kesmesinin ardından yasal prosedür tamamlanarak 5 Haziran 1991 günü greve çıkıldı. Grev tam 141 gün sürdü.
12 Eylül 1991 tarihinde, grevin 100. gününü doldurması nedeniyle fabrika önünde protesto eylemi yapıldı. Çevre işyerlerinde çalışan işçilerin ve sendikaların dayanışma amacıyla katıldığı protesto eylemi mitinge dönüştü. Basın-iş Sendikası’nın üyesi bulunduğu uluslararası üst kuruluş IGF tarafından T.C. Hükümeti’ne protesto yazıları gönderildi ve grevcilere 2000 Dolar para yardımı yapıldı.
20 Ekim günü işverenin yeni bir teklifle gelmesi üzerine işyeri temsilcileri ve grevci işçiler bir araya gelerek önerileri değerlendirdi. Bu toplantıda anlaşmaya varılması üzerine 23 Ekim 1991 tarihinde grev sona erdi.
ÖZGÜN MATBAA DİRENİŞİ, 12 AĞUSTOS 1992, ANKARA
Ankara’daki Matbaa İşçileri arasında BELENE KAMPI olarak bilinen Gölbaşında Kurulu Özgün Matbaacılık’ta Basın-İş’e üye oldukları için yetki sürecinde önce istifaya zorlanan işe alınmayan sonra da işten çıkarılan işçilerin 12 Ağustos’ta işyerinin önüne "Onur Çadırı” kurarak başlattıkları direniş.
BAŞBAKANLIK BASIMEVİ GREVİ, 2 MART 1993, ANKARA
Ankara’da Resmi Gazete’nin yayımlandığı Başbakanlık Basımevi işçilerinin 2 Mart 1993’te başlattıkları grev.
5 ay süren toplu sözleşme görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine, 194 işçi greve çıktı. Genel Başkan Ali Ekber Güvenç, RG’ nin basılması işinin grevden iki gün önce başka bir basımevine ihale edilmesini eleştirerek, Başbakan Süleyman Demirel’ i grev kırıcılığı ile suçladı. Grev açıklamasında işçiler, günlük yevmiyelerinin 75 bin lira olduğunu belirterek, Karayolları, Milli Eğitim ve Devlet Malzeme Ofisi matbaalarında yevmiyelerin 155 bin lirayla 187 bin lira arasında değiştiğini ve aynı işi yapıyor olmaları nedeniyle, onların seviyesinde ücret almak istediklerini açıkladılar.
RG’ nin özel bir matbaada bastırılmasının yasalara aykırı olduğu gerekçesiyle Ankara 9. İş Mahkemesi’nde açılan dava 4 Mayıs’ ta Sendika lehine sonuçlandı. Mahkeme uygulamanın durdurulmasına karar verdi. Ardından hükümet, 6 Mayıs’ ta grevi milli güvenlik gerekçesiyle 60 gün süreyle erteledi. Aynı gün basımevi işçileri öğleden itibaren işbaşı yaptılar. Bu arada Basın-iş erteleme kararının iptali için Danıştay’a dava açtı. 66 günlük grev süresince özel matbaaya ödenen 5 milyar lira 6 aylık işçi ücretine eşitti.
ZİRAAT BANKASI MATBAASI GREVİ, 15 NİSAN 1993, ANKARA
Ziraat Bankasının yaklaşık 2 bin şubesinin matbuu evrakını basan matbaa işçisi, toplu sözleşme görüşmelerinin ücrete ilişkin maddelerinde uyuşmazlığa düşülmesini ardından greve başladı.Matbaa işçileri diğer kamu kuruluşlarında aynı işi yapan işçilerin brüt 4,5 milyon ile 6 milyon arasında değişen oranlarda ücret aldıklarını buna karşın kendilerine sadece brüt 2 milyon 200 bin lira verildiğini belirtiler. Grevciler, zam taleplerinin sendika tarafından işverene iletildiğini, işvereninde bu teklife sıcak baktığı ancak hükümetin buna karşı çıktığını söylediler.
1995 GREVLERİ, ANKARA
1994 ekonomik krizi sonrasında fatura emekçiye kesildi ve 1995-1996 kamu kesimi toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde Tansu Çiller Hükümetince sıfır zam dayatmasıyla karşılaşıldı. 11 ay görüşmelerde hiçbir ilerleme sağlanamaması üzerine Türk-İş’in aldığı kararlar uyarınca bir çok sendikayla birlikte Basın-İş’e üye işyerlerinde de peşpeşe greve çıkıldı. 20 Eylül 1995’te Türk Tarih Kurumu, 3 Ekim’de Başbakanlık Basımevi ve Ziraat Bankası Matbaası, 4 Ekim’de Devlet İstatistik Enstitüsü Matbaası ve son olarak 9 Ekim’de Sağlık Bakanlığı Matbaası greve çıktı. Grevler büyük yankı yaptı ve hükümetin sıfır zam dayatması kırılarak kayıplar asgari düzeyde telafi edilebildi.