Hatırlatmak isteriz;
İtibari Hizmet (Yıpranma) Hakkı bugün bir kez daha tehlike altında…
1977 yılında ağır çalışma koşullarından dolayı gazetecilere ve matbaa çalışanlarına da tanınan ve bizlere yıpranma nedeniyle erken emeklilik olanağı sağlayan itibari hizmet (yıpranma) hakkı, ilk kez 2008 yılında 5510 sayılı Kanun’da yapılan düzenleme ile ortadan kaldırıldı.
Verilen mücadeleler sonucu 2013 yılında "fiili hizmet süresi zammı” olarak sadece gazeteciler için geri getirilen söz konusu hak, çeşitli sınırlandırmalara uğradı ve basın kartı taşıma zorunluluğuna tabi tutuldu. Dolayısıyla biz matbaa çalışanları ve basın kartı olmayan gazeteciler bu düzenlemenin dışında bırakıldı.
2019 yılında ise Anayasa Mahkemesi, "fiili hizmet süresi” hakkından yararlanmanın basın kartı taşıma zorunluluğuna bağlanmasını; basın kartının verilme şartlarını göz önünde bulundurarak keyfiyet yaratabileceği açısından Anayasa’ya aykırı buldu ve mevcut düzenlemeyi iptal etti.
Mahkemenin yeni bir düzenleme yapılması için TBMM’ye verdiği 9 aylık süre 14 Kasım 2020’de bitiyor…
Bizler, ayrımcılığın ve keyfiyetin önlenmesi açısından bu kararı önemli buluyoruz; ancak eğer yeni bir düzenleme yapılmaz ise bizlerin elinden 2008’de alınan bu temel hak, 15 Kasım 2020 tarihi itibariyle gazeteci arkadaşlarımız için de tamamen ortadan kalkmış olacak…
Biz basın emekçileri; gazetecisi, kameramanı, muhabiri ve tabi ki matbaa ve tüm baskı sanayi çalışanları birlikte çalışıyoruz…
Bizler, emeğimizi hiçbir ayrım gözetmeksizin gece gündüz demeden her türlü riski göğüsleyerek ortaya koyarken; kendi haklarımız birbirinden ayrıştırılıyor, budanıyor, yok ediliyor…
Çalışma koşullarımız göz ardı edilip yüzeysel değerlendirmelerle artık yıpranmadığımıza karar verilebiliyor…
Bugün matbaa ve baskı sanayinde çalışan arkadaşlarımız, her türlü gürültü kaynağına, kimyasal maddeye, kesici ekipmana açık halde ve saatlerini ayakta geçirerek hem fiziksel hem de zihinsel olarak emeklerini ortaya koyarken yıpranmaya devam ediyor tıpkı hiçbir koşuldan kaçınmadan canları pahasına koşturan, özgürlükleri pahasına yazan çizen, yaşamın her alanında emeğini ortaya koyan, yıpranan yıpratılan Gazeteciler gibi…
Bizler her türlü ayrımın ötesinde eşit ve adil bir şekilde emeğimizin karşılığını isterken; hali hazırda yıpranma hakkı olan basın emekçisi arkadaşlarımız da yıpranma haklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bırakılıyor…
Bize göre; kazanılmış bir hakkı tüm sahiplerine teslim etmek varken tamamen ortadan kaldırmak, buna sessiz kalmak, yükselen sesleri duymazdan gelmek çözüm değil; en büyük çözümsüzlüktür…
Yineliyoruz; bu çözümsüzlük için Anayasa Mahkemesi tarafından verilen 9 Aylık süre de 14 Kasım 2020’de doluyor, sessizlik aleyhimize işlemeye devam ediyor…
Bizler tüm basın emekçileri için adil bir çözüm istiyor, haklarımızdan tekrar tekrar vazgeçmek zorunda bırakılmak istemiyoruz!
Bu noktada mücadele veren emekçi arkadaşlarımız ve emek örgütleri ile dayanışma içinde olacağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz;
BİRLİKTE EMEK VERİYOR, BİRLİKTE YIPRANIYORUZ;
DAHA FAZLA YIPRATILMAMAK İÇİN YIPRANMA HAKKIMIZI İSTİYORUZ!
BASIN-İŞ SENDİKASI
MERKEZ YÖNETİM KURULU