GENEL BAŞKANIMIZ VE GENEL SEKRETERİMİZ TARIM-İŞ GENEL KURULU'NA KATILDI...
Genel Başkanımız Yakup Akkaya ve Genel Sekreterimiz Savaş Nigar, 3 Şubat 2015 Salı günü, Tarım-İş Sendikası'nın Ankara Holiday Inn Otel'de düzenlenen 19. Olağan Genel Kurulu'na katıldılar.
Burada bir konuşma yapan Genel Başkanımız Yakup Akkaya, konuşmasında; hukuksuzluk, işsizlik ve sosyal adaletsizliğin Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında geldiğini belirtti.
Hukuksuzluğun ülkenin kılcal damarlarına kadar girdiğini ve yargı kararlarının uygulanmamasının (karayolları işçilerinin durumları gibi) ana nedeninin yargıyı ayak bağı olarak gören zihniyet olduğunu belirten Akkaya, yeni bir tehlike olarak Meclis’e getirilen iç güvenlik paketinden bahsetti. Oldukça kapsamlı olan bu pakette kolluk güçlerinin yetkilerinin arttırıldığını ve yargı denetimi olmadan 'makul' şüpheyle arama, 24 saatten 48 saate kadar gözaltına alma, parmak ve damar izi verme zorunluluğu gibi düzenlemelerin yer aldığı bu paketin yasalaşmasının polis devletinden önceki son çıkış olacağını belirtti.
Bu tasarının Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade eden Akkaya, bu uygulamalardan en çok sendikaların ve sivil toplum kuruluşlarının etkileneceğini ve uygulamanın demokratik bir hak arama yöntemi olan toplantı ve gösteri yürüyüşlerini ortadan kaldıracağını ifade etti. Akkaya, bu düzenlemeye en çok sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarının itiraz etmeleri gerektiğinin altını çizdi.
Akkaya, ülkenin bir diğer önemli sorununun işsizlik olduğunu ve üretmeyerek dışa bağımlı hale gelen bir ekonominin işsizliği azaltmayacağını söyledi. Diğer yandan, 13 yıl içinde sadece Adana’da 52 fabrikanın, Türkiye genelinde ise yaklaşık 400 bin işletmenin kapandığını belirtti.
Akkaya konuşmasında, %17,5’lara varan gerçek işsizliğin gelir adaletsizliğini de beraberinde getirdiğini, nüfusun %10’unun gelirin %31’ini aldığını; en yoksul %10’un ise gelirin %2,2’sini aldığını ve bu rakamlarla toplumsal barışın sağlanamayacağını sözlerine ekledi. Türkiye’nin gelir adaletsizliği sıralamasında, küresel ekonomik krizden etkilenen İspanya, Portekiz ve Yunanistan’dan daha adaletsiz bir konumda yer aldığını; bu ülkelerde yoksulluk oranının %11,1 iken Türkiye’de ise %20 olduğunun altını çizdi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın rakamlarına dikkat çeken Akkaya, 2,1 milyon hanenin Sosyal Yardımlaşma Fonu’ndan yararlandığını ve yaklaşık 7 milyona yakın yurttaşımızın bu yardımlarla hayata tutunmaya çalıştığını belirtti. Akkaya, adil olmayan bu düzen nedeniyle,” Türkiye gelir adaletsizliğinde Avrupa birincisi ve Dünya beşincisi olmuştur.” dedi.
Hukuksuzluktan ve sosyal adaletsizlikten kurtulmanın yegane yolunun demokrasiyi güçlendirmekten geçtiğini ve bunun için en çok sendikaların mücadele etmeleri gerektiğini ifade eden Akkaya: "Ocak 2015 İstatistikleri açıklandı; örgütlülük yerlerde sürünüyor. Yaklaşık 13 milyon çalışan var ve Bakanlık kayıtlarında sadece yaklaşık 1,2 milyon sendikalı işçi görünüyor. Esasen bu rakamların da doğru olmadığını sizler de biliyorsunuz. Diğer yandan toplu iş sözleşmesinden yararlanan sendikalı sayısı ancak 700 binler civarında. 13 yılda geldiğimiz noktanın hala farkında olmayanlar var. Bu durumda farklı düşünüyor olsanız da demokrasinin güçlenmesi için ortaklaşmak zorundayız” dedi.
Akkaya sendikal hak ve özgürlük ihlallerine yönelik açıklamalarında ise;
"Haklarımız bir bir elimizden alındı. Tek kıdem tazminatımız kaldı ve şimdi onun peşindeler; pişirip pişirip önümüze sunuyorlar. İzninizle kıdem tazminatı ile ilgili tarihsel süreçten bahsedeceğim: Kıdem Tazminatı, daha sendikalar yokken 1936 yılında 3008 sayılı yasa ile çalışma hayatına girdi ve 5 yıl çalışma şartı ile 15 gün tazminat hakkı yasalaştı.
1950’de, çalışma şartı beş yıldan üç yıla inerken; tazminat hakkı için süre yine 15 gündü.
1971 yılında her yıl için 15 günlük tazminat hakkı; 1975 yılında yıllık 30 gün ve asgari ücretin 7,5 katı ile sınırlandı. Yani bugünkü tutarın yaklaşık iki katı idi.
12 Eylül 1980 Darbesi sonucu, 30 gün ve en yüksek devlet memuruna ödenen yıllık tazminat tutarı ile eşitlendi.
Yani tarihsel sürece baktığımızda mücadeleler sonucu kazanılmış bir hak söz konusu ve bu hakkı siz almadınız; sizden önceki emek mücadelesinin içinde olanlar aldı. Sizlere düşen, emanet olarak aldığınız bu hakkı sizden sonrakilere devretmektir. Onun için bir olmalı, dayanışma içinde olmalı ve örgütlü hareket etmelisiniz.
Değerli Delegeler, en önemli haklarınızdan birisi de hiç şüphesiz grev hakkınızdır. Hiçbir sendika grevi bir amaç için kullanmaz; alamadıkları hakları için araç olarak kullanır ve emekçilerin en kuvvetli silahları da üretimden gelen güçleridir. Ancak işverenden yana tavır alınarak grevler erteleniyor. Gerekçe: "milli güvenlik”. Sorarım size cam bardağının, pencere, otomobil camının milli güvenlik ile ne alakası var? Ve yine sorarım size Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlendiği fabrikalarda mühimmat mı, silah mı üretiliyor? Hayır. Buzdolabı, çamaşır makinesi vb. eşya üretiminin neresi milli güvenlik tehdidi… Bu uygulama hak gaspıdır, emek düşmanlığıdır” ifadelerine yer verdi.
Genel Başkanımız Yakup Akkaya konuşmasının sonunda katılımcılara Bülent Ecevit’in dizeleriyle seslenerek;
"Emeğe Eylem
Eyleme Yürek
Yüreğe Sevgi Gerek…
Yüreğinizdeki sevgi eksik olmasın” dedi.
Son 10 Sendikal Hareketten Haberler