İŞ KAZASI DEĞİL CİNAYET... YASTAYIZ ...
İŞ KAZASI DEĞİL CİNAYET, ŞEHİT EMEKÇİLERİMİZİN HESABI SORULACAK!
Bir avuç kömür için bir ömür verenlerin, ekmeği için direnenlerin yasını tutuyoruz bugün…
Ne yazık ki madenlerdeki kara tabloya bir yenisi daha eklendi Soma’da. 1941 yılından bu yana maden kazalarına 3 bini aşkın işçimizi kurban verdik.
Madenlerde yaşanan ölümlü kazalar bakımından dünya sıralamasında ilk sıralarda yer alan Türkiye, şuana kadar açıklanan rakamlara göre 284 işçisini daha kaybetti.
Kaza değil cinayet diyoruz…
Çünkü maliyet söz konusu olduğu zaman işverenlerin öncelikle iş güvenliği harcamalarında kesintiye gittiğini biliyoruz. Madenlerde yaşanan iş cinayetlerinin kömür işletmelerinin özelleştirilmesinden sonraki süreçte artmış olması, özelleştirme ve taşeronlaştırmaya karşı verdiğimiz mücadelenin önemini ve aciliyetini bir kez daha ortaya koyuyor.
Çünkü yıllardır eleştirmemize rağmen, Türkiye genelinde yaklaşık 1 buçuk milyon işyerine karşılık; sadece 500 iş müfettişi var. Söz konusu madende 10 yıldır çalıştığını ve bu süreçte herhangi bir denetime rastlamadığını belirten işçimiz bu gerçeği tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor: Ciddi denetim zafiyetleri var. Yapılan denetimler de kâğıt üstünde, masa başında.
Çünkü madende kaç işçinin bulunduğunu dahi bilmeyen bir işletme dünyada nerdeyse eşi benzeri pek görülmemiş bir nedenle karşımızda: trafo patlaması… Ve aynı zamanda işçilerin belirttiği üzere kimsenin ne yapması gerektiğini tam olarak bilmediği bir ortam ve bu nedenle yanlış yönlendirmelere sahne olan bir durum var karşımızda…
Çünkü ölüm çukuruna dönüşen bu işletme insan hayatını değil, karlılığı ön planda tutan bir zihniyetle özelleştirme sonucu el değiştirdi. Son yıllarda ölümlü iş kazalarıyla gündeme geldi. "Eften püften işler" denilerek bunun üzerinde durulmadı. Denetimlerle aklandı. İşvereni kömür çıkarma maliyetini düşürdük dedi, alkışlandı. Sonuçta ücretleri asgari ücrete kadar gerileyen maden işçileri madene gömüldü. "Hükümet devletin tüm imkânlarını seferber etti", türünden açıklamalar birbiri arkasına yağdı. Soruyoruz;
Devletin imkânları neden, önce ölümlere davet çıkarmak, sonra ölüleri ortadan kaldırmak ve daha sonra ölülerine sahip çıkanları bastırmak için seferber edilir. Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır?
Basın-İş Sendikası olarak, acımızın çok büyük olduğu bugünde insan onuruna yaraşır koşullar için mücadelemizi devam ettireceğimizi bildirir; maden cinayetine kurban verdiğimiz işçilerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına, SOMA halkına ve tüm ülkemize başsağlığı, yaralananlara acil şifalar dileriz… Bunun hesabı o madende kalmayacak, mutlaka sorulacak...
BASIN-İŞ SENDİKASI
MERKEZ YÖNETİM KURULU
Son 10 Basın Açıklamaları