8 Mart Mücadeleye Devam

Tarih 8 Mart 1857, yer New York ABD; dokuma işçisi kadınlar tekstil fabrikasında daha iyi çalışma koşullan istemiyle greve başlar. Güvenlik kuvvetleri ile başlayan arbedede kadın işçiler fabrika içine sığınır. Fabrikada çıkan yangında 129 kadın işçi, üzerlerine kilitlenmiş olan kapıyı açamazlar ve hayatlarını kaybederler. 

Bu bir hatırlama günü değil 
1910 yılında Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar tarafından düzenlenen uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda Clara Zetkin, yangında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın (International Women's Day) "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını tüm dünyaya ilan eder. Bugünkü egemen söylemin savuşturduğu kadınları hatırlama günü değil, ekmeğini kazanırken ölen kadınları anma; kadınların siyasal, ekonomik ve sosyal eşitsizliklere, erkek şiddetine, tacizine ve tecavüzüne karşı mücadele ve dayanışma günüdür. 

1857 yangını Bursa'da 
Milenyum çağındayız. Tarih 29 Aralık 2005, yer Bursa; tekstil fabrikasında çalışan kadınların işten kaytarmamaları için atölyenin kapısı kilitlenir. Çıkan yangında 5 kadın işçi hayatını kaybeder. Tarih 9 Eylül 2009, yer İstanbul; servis niyetine yük taşımak için kullanılan kasa minibüste biri hamile 8 kadın tekstil işçisi, sel sularına kapılan minibüsün kilitlenmiş kapısından çıkamazlar ve can verirler. İşçi Sağlığı ve iş Güvenliği Meclisi 2013 iş Cinayetleri Raporuna göre en az 103 kadın ekonomik şiddetin kurbanı olmuştur. Şiddet ve tecavüz raporlarına göre geçen yıl en az 214 kadın, erkek şiddetinden dolayı yaşamını kaybetmiş, en az 167 kadına tecavüz edilmiştir. 

Ücreti yüzde 60 daha düşük 
Türkiye'de kadınlar erkeklere göre yüzde 60 daha az ücret alıyor. Ve de çalışan her 100 kadından 35'i ücretsiz, sigortasız aile işçisi olarak boğaz tokluğuna çalışıyor. AKP hükumeti ise kadın sorununa aile içinde çözüm anıyor; "aile ve iş yaşamını uzlaştırma" adı altında "çalışma yaşamında kadın istihdamını artırmak" iddiası ile "Kadın İstihdamı/ Doğum Teşvik Paketi" hazırlıklarına devam ediyor. Kadın emeğinin ucuzlatılmasından, yoksulluğun artırılmasına, kadının daha da güvencesiz, erkeklere daha da bağımlı hale getirilmesine karşı, kadınlar içinde yer aldıkları her koldan emek örgütleri, feminist örgütler, meclisler, platformlar, forumlar ile "mücadeleye devam" diyorlar.

Nüfusun yarısını biz kadınlar oluşturuyoruz. Eşitsizlik gökten inmedi; kader ise hiç değil. Eşitsizlik bir toplumsal ilişki biçimidir. Toplumsal ilişkinin erkek egemen olması ve bu yapı ile birbirini besleyen ve dönüştüren ekonomik eşitsizliğin temel ilişki biçimi olan kapitalist toplumsal ilişkinin iç içeliğidir. "Ekmek ve barış"ı kazanmak, her türlü eşitliği elde etmek için biz kadınların bulunduğumuz her alanda, örgütlü mücadele etmenin araçlarını çoğaltmamız gerekiyor. İSİG Kadın Meclisinin Tuzla atölyesindeki kadın işçinin sözleri ile bitiriyorum: "Kadın örgütlü mücadelede güzelleşiyor, kendine güveni artıyor. Mücadelede kadınlar yeri geldiğinde erkeklerle en önde yürüyor, bu senin çok güçlü olduğunu hissettiriyor.. Bir fabrikada kadın (sendika) temsilcisiydim. 60 erkek, 4 kadın vardı. İşyeri sahibi "utanmıyor musunuz bu kadar erkeğe kadın temsilci" dediğinde ne diyeceğimi şaşırdım. Erkek arkadaşlardan birkaçı "Biz erkeğiz, o bizden daha erkek'"dediler. O zaman dedim ki doğru yoldasın, yalnız olsan da doğru yoldasın"
 
Kaynak: Berna Güler Müftüoğlu / Karşı Gazetesi 06.03.2014
Son 10 Kadının Adı Var